Skip to content
Bu dağ Mengene dağıdır
Tanyeri atanda Van’da
Bu dağ Nemrut yavrusudur
Tanyeri atanda Nemruda karşı
Bir yanın çığ tutar, Kafkas ufkudur
Bir yanın seccade Acem mülküdür
Doruklarda buzulların salkımı
Firari güvercinler su başlarında
Ve karaca sürüsü Keklik takımı
Yiğitlik inkar gelinmez
Tek’e tek doğüşte yenilmediler
Continue reading…
Hapishanelere güneş doğmuyor
Geçiyor bu ömrüm de günüm dolmuyor
Eşim dostum hiç yanıma gelmiyor
Yok mu hapisane beni arayan
Bu zindanda ölem can gardiyan
Birer birer yoklamayı yaparlar
Akşam olur kapıları kaparlar
Bitmiyor geceler, olmaz sabahlar
Yok mu hapishane beni arayan
Bu zindanda ölem can gardiyan
Anamdan doğalı garip kalmışım
Acı hapishane daha genç yaşım
Benim zindanlarda neydi işim
Yok mu hapishane beni arayan
Bu zindanda ölem can gardiyan
Söz-Beste: Neşet Ertaş
İnan ki
Senden başka
Hiç kimse yok içimde
Kimse yok içimde
Yüzüne bakmasam da
Başımı çevirsem de
Seni her gördüğümde
Seni her gördüğümde
Continue reading…
Yazıklar olsun yazıklar olsun
Kaderin böylesine yazıklar olsun
Her şey karanlık nerde insanlık
Kula kulluk edene yazıklar olsun
Batsın bu dünya bitsin bu rüya
Ağlatıp da gülene yazıklar olsun
Doğmamış çileler yaşanmamış dertler
Hasret çeken gönül benim mi olsun
Ben ne yaptım kader sana
Continue reading…
Alparslan Türkeş’in ailesi, 1860 yılında Orta Anadolu’da, Kayseri’nin, Pınarbaşı ilçesi’nin Yukarı Köşkerli Köyünde yaşamakta olan Avşar Obalarından Koyunoğlu ailesidir. 1860’lı yıllarda, Sultan Abdülaziz döneminde Alparslan Türkeş’in dedesinin dedesi olan Arif Ağa, bir toprak meselesi yüzünden Kayseri’nin Pınarbaşı ilçesinden Silifke’ye sürgün edilmiştir. Arif Ağa ve ailesi, Silifke’de fazla kalamayıp tekrar Pınarbaşı’ya dönmüş, ancak bu sefer de Kıbrıs’a gönderilmişlerdir. Alparslan Türkeş’in babası, Kayseri’nin Pınarbaşı ilçesinin Yukarı Köşkerli Köyü’nden “Koyunoğlu Ailesi”ne mensup Tuzlalı Ahmet Hamdi Bey, annesi ise Kıbrıs Türklerinden Fatma Zehra Hanım’dır.
Continue reading…
İnsanlara merhamet etmeyene Allah merhamet etmez.
Hz. Muhammed (s.a.v)
(Müslim, Fedâil, 66; Tirmizî, Birr, 16.)
Çok mal haramsız, çok söz yalansız olmaz.
Yunus Emre
Bir hayaldin öncesinde
Adın konmuş aşk dilinde
Ben senin sadece imkansızındım
Kelimeler tükendi de
Sen bitmedin bak içimde
Bunu senden beklemezdim
Biri var
Hangi yalan, hangi sebep
Cevabın yok, bitti demek
Belki de ben senin korkularındım
Zorundayım, zorundasın
Continue reading…
Yine sabaha vardım
Aynı yüzleri gördüm
Ne yaptıysam aklımı, kaçıramadım
Yalan gerçek başımı aştı
Usanmadan aradım aşkı
Buldum ama senden çok uzaktı, vazgeçemedim
Bir oyuncak gemi yaparım
Kara kara sayfalardan
Uçak yaparım
Alır seni uçarım
Continue reading…
dertliyim kederliyim
her nedense ağlarım
dertliyim kederliyim
her nedense ağlarım
gülmedim bu dünyada
gülmedim bu dünyada
hem söyler hem ağlarım da
hem söyler hem ağlarım
gülmedim bu dünyada
gülmedim bu dünyada
garip garip ağlarım da
garip garip ağlarım
üzülme sevdiceğim
Continue reading…
ne kadınlar sevdim zaten yoktular
yağmur giyerlerdi sonbaharla bir
azıcık okşasam sanki çocuktular
bıraksam korkudan gözleri sislenir
ne kadınlar sevdim zaten yoktular
böyle bir sevmek görülmemiştir
hayır sanmayın ki beni unuttular
hala ara sıra mektupları gelir
gerçek değildiler birer umuttular
eski bir şarkı belki bir şiir
ne kadınlar sevdim zaten yoktular
Continue reading…
her şeyi yazarım da
zamanı yazamam
o yazar çünkü
beni
yazar beni
yavaş yavaş
özenli
azalta azalta
görkemli
sanki
dolduracakmış
olduracakmış
Continue reading…
Acılara bakıp da küsme sevdalara, gavura kızıp da oruç bozulmaz. Sök at kafandan acabaları, kemik aynı yerden iki defa kırılmaz.
Can Yücel
Kitaptan değil, kitapsızlıktan korkmalıyız.
Cemil Meriç
Nereye gider başını alıp sorarsın
Kim bilir durmadan nasıl susarsın
Bilmeden boşuna atıp tutarsın
Su gibi akıp geçer zaman
Gezdin tozdun aman aman aman
Sazdın sözdün aman aman aman
Giderek üzdün bizi zaman
Yazdın çizdin aman aman aman
İncecik izdin aman aman aman
Continue reading…