Feryat eden nakış, hangi yazının şuhluğunu yansıtır
Resmedilen her suretin giysisi kağıttandır
Firkat demlerinde çekilen meşakkati hiç sorma
Geceyi sabah etmek, dağı delip süt nehri akıtmaktır
Katledilme isteğine kaptırmışlığım görülmeye değer
Sevgilinin kılıcının ağzı da sırtından ileri taşmaktadır Continue reading…
Aralık 2012
Tebrizli Şems’e Üç Soru Ve Bir Cevap
Mevlana’ya bir gün felsefecilerden bir grup insan geldi. Mevlana’ya soru sormak istediklerini bildirdiler. Hz. Mevlana felsefecileri Şems-i Tebrizi’ye havale etti. Bunun üzerine felsefeciler Şems’in yanına gittiler. Şems-i Tebrizi hazretleri mescidde, talebelere bir kerpiçle teyemmüm nasıl yapılacağını gösteriyordu. Gelen felsefeciler üç soru sormak istediklerini belirttiler. Şems-i Tebrizi; Sorun! diye buyurdu. Felsefeciler, içlerinden birini başkan seçtiler. Hepsinin adına o soru sormaya başladı:
– Allah var dersiniz, ama görünmez, göster de inanalım. diye sordu.Şems-i Tebrizi hazretleri:
– Öbür sorunu da sor! dedi.
Felsefecilerin başkanı:
-Şeytanın ateşten yaratıldığını söylersiniz, sonra da ateşle ona azab edilecek dersiniz, hiç ateş ateşe azab eder mi?” dedi.
Şems-i Tebrizi:
-Peki öbür sorunuda sor! dedi.
Felsefecilerin başkanı:
– Ahirette herkes hakkını alacak, yaptıklarının cezasını çekecek diyorsunuz. Bırakın insanları canları ne istiyorsa yapsınlar, karışmayın! dedi.
Bu sözler üzerine Şems-i Tebrizi, elindeki kuru kerpici felsefecilerin başkanının başına vurdu. Soru sormaya gelen felsefecilerin başkanı, hemen o zamanın kadısına gidip, Hz. Şems Tebrizi’den davacı oldu.
Ve kadıya:
-Ben, ona soru sordum, o başıma kerpiç ile vurdu. dedi.
Şems-i Tebrizi:
-Ben de sadece bu felsefeciye cevap verdim. dedi.
Kadı Şems Tebrizi hazretlerinden yaptığı bu işin açıklamasını istedi. Şems-i Tebrizi şöyle anlattı:
-Efendim, bu felsefeci, bana Allahü Teala’yı göster de inanayım, dedi. Şimdi bu felsefeci, başının ağrısını göstersin de görelim.
Felsefecilerin başkanı şaşırarak:
-Ağrıyor ama gösteremem. dedi.
Şems-i Tebrizi:
-İşte Allahü Teala da vardır, fakat görünmez. Yine bana, şeytana ateşle nasıl azab edileceğini sordu. Bende bu adama kerpiçle vurdum. Kerpiç bu felsefecinin başını acıttı. Halbuki kendi bedeni de topraktan yaratıldı. Yine bu adam bana:
-Bırakın herkesin canı ne isterse onu yapsın. Bundan dolayı bir hak olmaz. dedi. Benim canım onun başına kerpiç ile vurmak istedi ve vurdum. Niçin hakkını arıyor? Aramasa ya! Bu dünyada küçük bir mesele için hak aranırsa, o sonsuz olan ahiret hayatında niçin hak aranmasın? dedi Şems Tebrizi. Felsefeci, Şems Tebrizi’nin bu güzel cevapları karşısında mahcub olup, söz söyleyemez hale geldi.
Felsefecilerin başkanı:
-Şeytanın ateşten yaratıldığını söylersiniz, sonra da ateşle ona azab edilecek dersiniz, hiç ateş ateşe azab eder mi?” dedi.
Şems-i Tebrizi:
-Peki öbür sorunuda sor! dedi.
Felsefecilerin başkanı:
– Ahirette herkes hakkını alacak, yaptıklarının cezasını çekecek diyorsunuz. Bırakın insanları canları ne istiyorsa yapsınlar, karışmayın! dedi.
Bu sözler üzerine Şems-i Tebrizi, elindeki kuru kerpici felsefecilerin başkanının başına vurdu. Soru sormaya gelen felsefecilerin başkanı, hemen o zamanın kadısına gidip, Hz. Şems Tebrizi’den davacı oldu.
Ve kadıya:
-Ben, ona soru sordum, o başıma kerpiç ile vurdu. dedi.
Şems-i Tebrizi:
-Ben de sadece bu felsefeciye cevap verdim. dedi.
Kadı Şems Tebrizi hazretlerinden yaptığı bu işin açıklamasını istedi. Şems-i Tebrizi şöyle anlattı:
-Efendim, bu felsefeci, bana Allahü Teala’yı göster de inanayım, dedi. Şimdi bu felsefeci, başının ağrısını göstersin de görelim.
Felsefecilerin başkanı şaşırarak:
-Ağrıyor ama gösteremem. dedi.
Şems-i Tebrizi:
-İşte Allahü Teala da vardır, fakat görünmez. Yine bana, şeytana ateşle nasıl azab edileceğini sordu. Bende bu adama kerpiçle vurdum. Kerpiç bu felsefecinin başını acıttı. Halbuki kendi bedeni de topraktan yaratıldı. Yine bu adam bana:
-Bırakın herkesin canı ne isterse onu yapsın. Bundan dolayı bir hak olmaz. dedi. Benim canım onun başına kerpiç ile vurmak istedi ve vurdum. Niçin hakkını arıyor? Aramasa ya! Bu dünyada küçük bir mesele için hak aranırsa, o sonsuz olan ahiret hayatında niçin hak aranmasın? dedi Şems Tebrizi. Felsefeci, Şems Tebrizi’nin bu güzel cevapları karşısında mahcub olup, söz söyleyemez hale geldi.
İlham Gencer Bak Bir Varmış Bir Yokmuş
Bak bir varmış bir yokmuş eski günlerde
Tatlı bir kız yaşarmış boğaz içinde
İşte bir sabah erken masal böyle başlamış
Delikanlı genç kıza iskelede rastlamış
Bakışmışlar göz göze, gören kimse olmamış
Fakat denizle dalga oynamaya başlamış Continue reading…
Tatlı bir kız yaşarmış boğaz içinde
İşte bir sabah erken masal böyle başlamış
Delikanlı genç kıza iskelede rastlamış
Bakışmışlar göz göze, gören kimse olmamış
Fakat denizle dalga oynamaya başlamış Continue reading…
Kamuran Akkor Aşk Eski Bir Yalan Şarkı Sözü
aşk eski bir yalan
ademle havva`dan kalan
aşk eski bir yalan
hayatıma dolan
bir ses bir bakış bazen
o kalbime dolan
bir çiçek hatırlanan Continue reading…
ademle havva`dan kalan
aşk eski bir yalan
hayatıma dolan
bir ses bir bakış bazen
o kalbime dolan
bir çiçek hatırlanan Continue reading…
Nedim Tahammül Mülkünü Yıktın Gazeli
Tahammül mülkünü yıktın Hulagu Han mısın kafir
Aman dünyayı yaktın ateş-i suzan mısın kafirKız oğlan nazı nazın şehlevend avazı avazın
Belasın ben de bilmem kız mısın oğlan mısın kafir
Aman dünyayı yaktın ateş-i suzan mısın kafirKız oğlan nazı nazın şehlevend avazı avazın
Belasın ben de bilmem kız mısın oğlan mısın kafir
Ne ma’na gösterir duşundaki ol ateşin atlas
Ki ya’ni şule-i cansuz-ı hüsn ü an mısın kafir
Nedir bu gizli gizli ahlar çak-i giribanlar
Aceb bir şuha sende aşık-ı nalan mısın kafir
Sana kimisi canım kimi cananım deyü söyler
Nesin sen doğru söyle can mısın canan mısın kafir
Şarab-ı ateşinin keyfi rüyun şul’elendirmiş
Bu haletle çerağ-ı meclis-i mestan mısın kafir
Niçin sık sık bakarsın öyle mirat-ı mücellaya
Meğer sen dahi kendi hüsnüne hayran mısın kafir
Nedim-i zarı bir kafir esir etmiş işitmiştim
Sen ol cellad-ı din ol düşmeni iman mısın kafir
Nedim