Skip to content
Savaşa gitmek mi istersin, git asker
Gidenin bir daha gelmediği
Kanlı, kuduran savaşa
Burda olacağım geri dönersen
Yeşeren karaağaçlar altında bekleyeceğim seni
Bekleyeceğim çıplak ağaçlar altında
Dönünceye dek en son asker Continue reading…
Güzel olan sevgili değildir, sevgili olan güzeldir.
Lev Nikolayeviç Tolstoy
Hayata değer vermeyen onu hak etmemiştir.
Leonarda Da Vinci
İnsanın yapabileceği en büyük fenalık, kendisine olan güvenini kaybetmesidir.
Richard Bernedici
Gözü kör, dili taş duvar
Konuşmaz istasyonlar
Trenler çığlık çığlık
Ayrılık katar katar
Bir bahar akşamıydı Continue reading…
Özgürlük için gökyüzünü satın almanıza gerek yok. Ruhunuzu satmayın yeter.
Nelson Mandela
Aklın ermez mapusluğa
Bahçede sarı ışığa
On üç tane yaş döküldü
Ranzada ki yastığına
Büyüdün sende
Hasret sende sevgi bende Continue reading…
Bazen susmak, söylenen bir sürü sözden çok daha fazlasını ifade eder.
Montesquieu
Hakkında bilgin bulunmayan şeyin ardına düşme. Çünkü kulak, göz ve gönül, bunların hepsi ondan sorumludur.
İsra Suresi 36. ayet
Bir müslümanın diktiği ağaçtan veya ektiği ekinden insan, hayvan ve kuşların yedikleri şeyler, o müslüman için birer sadakadır.
Hz. Muhammed (s.a.s)
(Buhârî, “Edeb”, 27; Müslim, Müsâkât 12)
Zamanlar eskimedi, ben zamansız eskidim
Ayna, kör duvar sağır, kaybolmuş senelerim
Aynada ki ben miyim? Benim mi gümüş teller
Yalan mı söylüyorlar yüzümdeki çizgiler
Günüm güneşe hasret, gecem gündüze gebe
Ben bitik ruhum bitik, düşlerim de bilmece
Aynada ki ben miyim? Benim mi gümüş teller
Yalan mı söylüyorlar yüzümdeki çizgiler
Aynada ki ben miyim? Benim mi gümüş teller
Yalan mı söylüyorlar yüzümdeki çizgiler
Söz: Pervin Tektel
Müzik: Murat Kekilli
Aşk; bir kişiyle felaket, iki kişiyle saadet, üç kişiyle cinayettir! Aşksız hayat ise tam bir sefalettir.
Aleksandr Sergeyeviç Puşkin
Yar aşkıyla melül mahzun gezerdim
Gülşen bahçesine düştü yolumuz
Şekerler içinde şerbet ezerdim
Ayrılık elinden müşkül halımız
Horosan elleri gezdim bir zaman
Nergiz göllerinde yüzdüm bir zaman Continue reading…
Varlığınızda kıymetinizi bilmeyenleri, yokluğunuzla terbiye edin.
Mevlana
Küfeyi Atma Baba
Çin’in kırsal kesiminde yaşam savaşı veren küçük bir aile vardı. Dede, baba, anne ve çocuktan oluşan bu küçük aile oldukça sıkıntı çekiyordu. Fakirlik babanın canına tak etmişti. Bu sıkıntıları hafifletmek için her gün kendince çareler arıyordu. Bir gün baba, yılların verdiği yorgunlukla bir köşede oturmaktan ve başka bir işe yaramayan dedeyi, bir pazar küfesine koyarak nehre doğru yola çıktı. Nehrin kenarında arkadaşlarıyla oynayan çocuk, babasına ne yaptığı sordu. Baba çocuğa “Dedenin bize yük olmaktan başka yaptığı bir şey yok. Onu bu küfe ile beraber nehre atmaya karar verdim” dedi. Çocuk heyecanlanarak babasına atıldı. “Aman baba, küfeyi atma. Çünkü bir gün gelir sen de yaşlanırsan eğer o küfe lazım olur bana.