evet, acılarımla yarattım bu sözcükleri
anlıyorum sizi dostlar, her şeyi anlıyorum
benim olmayan sözcükler girdi araya
anlıyorum sizi dostlar
havalanmak istiyormuşum gibi
kuşların kanatları, bütün kanatlar
imdadıma yetişti
işte benim olmayan bu sözcükler
ruhumun bu karanlık esrikliğini kurtarmaya geldi
şafak
sıkıntı düğümlerini boğazımda hiç
bu kadar sıkmadı sanki
yine de
kanımla yarattım, evet, acılarımla
bu sözcükleri. Yarattım onları
neşe için sözcükler yarattım
alev alev bir taçken yüreğim
çivileyen acının sözcüklerini
sizi kemiren içgüdüleri
tehdit eden atılımları
sonsuz istekleri
açı kaygıları
ak şemsiye çiçekleriyle dolu kırmızı bir toprak gibi
çiçeklenen ömrümü örten aşk sözcüklerini
İçimden taşıyorlardı. Hep taşmışlardır
çocuk, acım çığlıktır
ve sevincimdir sessizliğim
daha sonra unuttular gözler
herkesin yüreğinin rüzgarıyla
süpürülen gözyaşlarını
Şimdi söyleyin bana dostlar
nereye saklandığını
hıçkırıkların bu buruk öfkesinin
dostlar, nereye saklandığını sessizliğin
hiçbir kulak, hiçbir bakış
kendisini suçüstü yakalamasın diye
sözcükler geldi ve bir şafak gibi
bastırılamaz yüreğim parçalandı onlar arasında
asılarak uçuşlarına
sürüklenip, çekilip kahramanca kaçışlarında
terkedilmiş ve çılgın ve onlar altında unutulmuş yüreğim
ölü bir kuş gibi, kanatlarının gölgesinde