Ali Özdemir İçimden Gelen Mektup

Sana yazdıklarımdan bir şiir çıkar mı bilmem. Sanki her şeyi yalan olan şu dünyada tek gerçek olan sensin. Her şeyi boş olan dünyanın tek dolu tarafı sensin. Bir Mevlana değilim ama sen de Şems olabilir misin? En tasavvufi öykülerin kahramanı olabilir misin? Yan yanayız ama bir hasret var bende içimi yakan burnumu sızlatan sanki ne olsa ulaşamayacak gibiyim sana ama uzakta değilsin cismimi eriten ruhuma mum gibi üfleyen o sır bakışlarını da biliyorum. Sanırım biliyorum. Seni tanımak bütün bunları yaşamak için geldim bu dünyaya ve sanki Allah’a inancıma giden yolda sen varsın. Varlığın benim Yaradana olan inancımı pekiştiriyor. Bilemiyorum. En soylu kelimeler ile ne kadar anlatılır ki halim. Süsten ve gösterişten uzak ama bu kelimeler dilimin ucundan nasıl bir anlam çıkaracak. Yaşamak için yaşıyor gibiyiz. Görev süresinin dolmasını bekleyen bir hal ama sen olmasan. Bu iyice karmaşık bir hal alacak ve ben ben olmaktan çıkacağım. Belki belli bir kalıbın içine hapsolmuş yaşayacaktım. Sevgi ve muhabbet aşktan ziyade öteki dünyaya açılan kapılar gibi. Kalbim ve de kalbin o kapılardan biri sadece. Bazen bitse de her şey seni düşünürken sana tutunuyorum. Abim olarak görünen sen aslında gönlümden adını koyamadığım bir varlıksın dedim ya hayatımda tek gerçek olan sen. Belki bıraksalar bizi bize Allah’ın vermiş olduğu nimetler arasında şükürden sarhoş olmuş bir şekilde yaşayacağız. Bazen gülüp bazen ağlayacağız ama gülmeye ama ağlamaya bile müsaade etmez bu hayat ve herkes bir pranga vurmaya çalışırken başını gökyüzüne bile kaldırıp bakmana müsaade etmezler. Varlık sebebini bulmaya çalışırken sen düşüncelerine bile pranga takarlar. Ben, ailen, eşin ve çocuğun. Bir yol var, yol versen de gitmeyen insanlar, bir bıraksalar seni kuşlar gibi uçacaksın ama kanadına tutunanlar var. Kanadının altında olanlar…Ben, ailen, eşin ve çocuğun. Bilmem bu kadar karmaşık değil hayatın basit ve sade olması gerekir, her şeyi biz mi katıp karıştırıyoruz ki? Dilimiz mi şişti konuşmaktan? Bir susmak kalıyor geriye, bir de aşka susamak. Söyleyemediğin her söz diken olup batıyor yüreğine. Sonra yüreğin gülden yoksun dikenli bir gül bahçesine dönüşüyor. Gülizar değil, ahuzar oluyor, ahuyar oluyor. Sende yaz suskun yürek, sustukça, susadıkça. Aleme yaz.

Ali Özdemir
Seyyah-ı Aşk

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir