Yılmaz Odabaşı Yenik Serçe Şiiri

yaban
ve asi
dağlara dağılan taylar gibi
ve yangın
gençliğinin alazında ışıltılı bıçaklar gibi
Adana’da yollara dizilmiş garlarda
çığlık çığlığa peronlarda
çocuklar gibiydi gözleri
adı Nevin
şarap içer, rüzgar giyerdi geceleyin

o, kanadı kırık bir kuştu
beyaza vurulmuştu
kimseler görmedi bir başka renk sevdiğini
kimseler, görmedi kimseler kirlendiğini
adı Nevin
hüzün kokar ve korkardı geceleyin
kendini martılarla bir tutma derdim; senin kanatların yok, düşersin
yorulursun, beni koyup koyup gitme ne olursun
o, kanadı kırık bir kuştu
gülümserken vurulmuştu
kimseler görmedi uçtuğunu
kimseler, görmedi kimseler öpüştüğünü
adı Nevin
özlem tüter ve çağlardı geceleyin
ışığın diyordu, Kırılıp düştüğü yerlerden geliyorum; karanlık kördü ve acımasız
ellerimle kırdım ben de kalan kanatlarımı
kanatlarımı kanatmaktan geliyorum
Attila İlhan
o bir yenik serçeydi sıkılınca ağlamaya çıkardı
sonra da çift çıkardık; kar yağardı, biz dinlemez, çıkardık
o kentte bütün sokaklar biz yan yana yürümeyelim diye dar yapılmıştı
insanlar dar yapılmıştı, çıkardık
kar durmazdı, üşüşürdü saçlarına ve hep bir şeylere ağlardı o karlı havalarda
avurtlarına çarpan kar taneleri, gözyaşlarının sıcaklığına çarpıp erirdi
erirdi, biz yan yana, yana yana, yana yana
o bir yenik serçeydi sıkılınca ağlamaya çıkardı
ben yürüsem bütün yollar ona çıkardı
gitti, kanatları yüreğimdeydi
kalan, elimde minyatür bir kuş şimdi
yitirdim o aşkın kimliğini
hükümsüzdür
adı Nevin
ihaneti tutuşturduk bir sabahleyin.Yılmaz Odabaşı

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir