Ey Gönlümün Sultanı! Sen ki bir müjde gibi düşsen çöle, aşk dinini yaymaya başlasan, Hazreti Peygamberden aldığın aşk kokusu ile gönlüme dolsan ve sana inanan tek kul ben olsam. Sen aşk dininin peygamberi, bense havarilerinden biri olsam. Ey Derd-i Derman! Gönül hastalanınca çaresi nedir? Lokmandan istesem verir mi ki derman. Var mıdır aşk belasının çaresi? Ben hastalığımdan değil, sensizlikten yakınıyorum. Eğer ki sonu sana varacaksa razıyım, Eyüp misali tenimdeki yaralara. Ey Canım Aşk! Ey Bela Aşk! Yaralı mı senin de yüreğin, eğer öyleyse beni de yaraladın. Bırak her şeyi, bize bizden başkası çare olmaz. Yalnız mı kalmak istiyorsun? Oysa ki yalnızlık Allaha mahsus değil mi? Ey Çile-i Aşk! Ben senin dilini anlamıyorum diye mi kızdın? Madem ki Aşk dinini öğretmeye geldin, dilini de sen öğret. Ey gönül tahtının yegane sahibi! Sultanlık gönül sarayında sana yakışır. Oysa sen tacı tahtı bırakıp gidiyorsun. Arkanda öyle bir yetim bıraktın ki, o yetim her gün sensizliğe ağlıyor. Bilirsin Hz. Peygamber nerede bir yetim görse başını okşar ve severdi. Sende gel benim başımı okşa ve sev. Ey Aşk Dininin Peygamberi! Ey Ab-ı Hayat! Nefes alamadan yaşar mı hiç insan? Ben nefes almadan yaşamaya çalışıyorum. Ben nefes almadan sensiz yaşamayı çalışıyorum, ancak her geçen gün sensizlik derdiyle eriyorum. Geri döneceğini bilsem, sesimi çıkartmam hiç, acı çekmem hiç, sadece seni beklerim, sessiz sedasız sonsuza dek beklerim seni. Ey Güzeller Güzeli Gül Güzeli! Seni beklemek ibadet, vuslat düğündür bana. Ey Güzeller Güzeli! Ey Çareler Çaresi! Ey Gönül Lokmanı!…
Ali Özdemir
Çile-i Aşk