Başbuğ Alparslan Türkeş Hayatı Ve Eserleri

Alparslan Türkeş’in ailesi, 1860 yılında Orta Anadolu’da, Kayseri’nin, Pınarbaşı ilçesi’nin Yukarı Köşkerli Köyünde yaşamakta olan Avşar Obalarından Koyunoğlu ailesidir. 1860’lı yıllarda, Sultan Abdülaziz döneminde Alparslan Türkeş’in dedesinin dedesi olan Arif Ağa, bir toprak meselesi yüzünden Kayseri’nin Pınarbaşı ilçesinden Silifke’ye sürgün edilmiştir. Arif Ağa ve ailesi, Silifke’de fazla kalamayıp tekrar Pınarbaşı’ya dönmüş, ancak bu sefer de Kıbrıs’a gönderilmişlerdir. Alparslan Türkeş’in babası, Kayseri’nin Pınarbaşı ilçesinin Yukarı Köşkerli Köyü’nden “Koyunoğlu Ailesi”ne mensup Tuzlalı Ahmet Hamdi Bey, annesi ise Kıbrıs Türklerinden Fatma Zehra Hanım’dır.

Koyunoğlu Ailesi, Oğuzların yirmi dört boyundan biri olan Avşar boyuna mensuptu, 18. yüzyılda Kayseri bölgesine diğer Avşar Obaları ile birlikte gelmişlerdi. Oğuzların Avşar boyu, diğer Oğuz boyları olan Kınık ve Kayı boyları gibi devlet kurmuş, beylik yapmış, önderlik sıfatı bulunan bir boydu. Alparslan Türkeş’in liderlik vasıfları düşünüldüğünde, damarlarındaki Avşar kanının kişiliğine ve karakterine aynen yansıdığı görülmektedir. Alparslan Türkeş, Kıbrıs’ta Lefkoşe’nin Haydarpaşa Mahallesi, Kirlizade Sokağı 13 numaralı evde 25 Kasım 1917 tarihinde öğle vakti dünyaya gelmiştir. Koyunoğlu Ailesi, yeni doğan erkek evlatlarına Ali Arslan adını verdiler. Alparslan Türkeş, babası Ahmet Hamdi Bey’in ilk çocuğu olup, annesi Fatma Zehra Hanım’ın ise beşinci çocuğudur. Zehra Hanım, ikinci evliliğini Ahmet Hamdi Bey ile yapmıştır. Alparslan Türkeş’in beş kardeşi bulunmaktadır. Dört erkek kardeşi üvey, tek kız kardeşi özdür. Kız kardeşi ile de babaları aynı, anneleri farklıdır. Ahmet Hamdi Bey, Fatma Zehra Hanım’ın üzerine bir kez daha evlenmiş. Ancak, ikinci evliliği fazla uzun sürmemiş ve kısa sürede boşanmışlar. Üvey erkek kardeşlerinin isimleri, Mehmet Ragıp, Ahmet Kazım, Ali ve Mustafa’dır. Kız kardeşinin ismi ise Dervişe’dir. Alparslan Türkeş ile kız kardeşi Dervişe birlikte büyümüşlerdir. Kız kardeşi Dervişe Hanım ile aralarında iki yaş fark bulunmaktadır. 1921 yılında, Alparslan Türkeş 4 yaşındayken ve o dönem adetlerine göre Sarayönü Cami yanındaki Sarayönü ilkokul’una gönderilir. Alparslan Türkeş, birbirinin ardısıra gelen ilkokul ve Rüştiye yılları ve herbiri birbirinden daha değerli Hüsnü Bey, Selahattin Bey, Mehmet Asım Bey, Ragıp Tüzün Bey, Turgut Bey, Osman Zeki Bey ve Faiz Kaymak gibi Türklük ve Türkçülük şuuruyla bilenmiş olan hocalarından ilham alır. Hocası Osman Zeki Bey, Ali Arslan’ın adını senin adın Alparslan olsun ve Sultan Alpaslan’a denk bir yiğit Türk olursun, diyerek değiştirdi. O yıllarda Kıbrıs’ da yaşayan ve İngiliz yönetimine tahammül edemeyen Türkler, anavatana göçüyorlardı. Küçük Alparslan’ın doğup, yetiştiği yıllarda, Osmanlı yadigarı Kıbrıs, tamamen İngiliz işgali altındaydı. Alparslan Türkeş’in ağabeyleri Mehmet Ragıp ve Ahmet Kazım, 1924 ‘te imzalanan Lozan Antlaşmasının bazı haklarından faydalanarak Adana’ya göç ettiler. Alparslan Türkeş, 1932 yılında ortaokuldaki öğretmenlerinin etkisiyle subay olmaya karar verir, ailesini ikna ederek Türkiye’ye göç etmelerini sağlar. 1933 yılında Lefkoşa doğumlu olan CHP İzmit milletvekili Hüseyin Sırrı Bellioğlu’nun yardımıyla ve Mareşal Fevzi Çakmak Paşa’nın devreye girmesiyle diğer Kıbrıslı gençler gibi Kuleli Askeri Lisesine geçici olarak kaydoldu ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığına geçince ise asli olarak kayıtlarını gerçekleştirdi. 1936 yılında Kuleli Askeri Lisesi’nden mezun olan Alparslan Türkeş, 1938 yılında da Harp Okulu’ndan mezun oldu. 1939 yılında piyade asteğmen olarak atış okuluna girdi ve buradan teğmen rütbesiyle mezun oldu. Alparlan Türkeş,  Refik Yurtsever’in ablasının kızı Muzaffer Hanım ile 5 Eylül 1939 tarihinde nişanlandı ve 14 Ocak 1940 yılında da Isparta’da evlendi. Bu sırada Gelibolu’daki 58. Piyade Alayı 5. Bölük Komutanlığına tayin edildi ve Balıkesir, Bandırma, Edincik, Erdek ve Marmara Adası’nda görev yaptı. Alparlan Türkeş, 1944 yılında üsteğmen rütbesindeyken Nihal Atsız ile birlikte Irkçılık-Turancılık davasından yargılandı ve 9 ay 10 gün Tophane Askeri Hapishanesi’nde yattı. 1945 yılında Askeri Yargıtay kararıyla tahliye edildi ve 1947 yılında beraat etti. 1947 yılında Alparslan Türkeş girdiği sınavları kazanarak 15 diğer Türk subayı ile birlikte, A.B.D. Kara Harp Akademisi ve Piyade Okulunda iki yıllık bir süre ile eğitim gördü. Bu arada ülkemizden Kars ve Ardahan civarıyla Boğazlardan üs talep eden Sovyetler Birliği’nin sıcak denizlere inme eğilimi tekrar ortaya çıkmaya başlar. Bu atmosfer altında yurda dönen Alparslan Türkeş, Gelibolu ve Çankırı’daki görevlerinden sonra 1951 yılında Kurmaylık sınavını kazanır ve 1955 yılında Harp Akademisi’nden Kurmay Binbaşı olarak mezun olur. 1955 yılında kurmay binbaşı olan Alparslan Türkeş Amerika’nın başkenti Washington’da bulunan daimi gurup nezninde Türk Genelkurmayı’nın Temsil Heyeti üyeliğine tayin edildi. 1957 yılının sonuna kadar vazifesini sürdürdü. Bu süre içerisinde Üniversity of America‘ya devam etti, International Economics tahsili gördü. Daha sonra yurda dönen Alparslan Türkeş, 1959 yılında Almanya’ya Atom ve Nükleer Okulu’na gönderildi, bu okulu da başarı ile bitiren Alparlan Türkeş iyi derecede fransızca ve ingilizce bilmektedir. Alparslan Türkeş, 27 Mayıs 1960 yılına kadar Avrupa’da muhtelif Nato toplantılarında ve askeri mevzularda Türk Genel Kurmay Başkanlığı’nın temsilcisi olarak bulunmuştur. 27 Mayıs 1960 tarihinden kısa süre önce Elazığ’daki birliğinden Ankara’ya atandı ve Albay Talat Aydemir’in önerisiyle Milli Birlik Komitesi’ne (MBK) alındı. Alparslan Türkeş, 27 Mayıs darbesini planlayıp yürütecek olan 37 kişilik MBK içinde yer aldı. 27 Mayıs darbe bildirisini, 1960 yılında radyo yayınından okuduktan sonra adı sıkça duyulmaya başlandı. 27 Mayıs sonrası Başbakanlık müsteşarlığı yaptı. Bu dönemde sonradan AP Partisi Balıkesir Senatörü seçilecek Hikmet Aslanoğlu ve CKMP Genel Sekreteri olacak Fuat Uluç kendisinin yardımcılık görevini yerine getirdiler. Bu dönemde MBK içindeki görüş ayrılığı sonucu 13 Kasım 1960’da MBK Başkanı Org. Cemal Gürsel bir bildiri yayımlayarak MBK’nin çalışmalarının ülkenin yüksek çıkarlarını tehlikeye düşürecek bir duruma geldiğini, bu nedenle Türk Silahlı Kuvvetleri ile MBK üyelerinin talepleri üzerine MBK’yi feshettiğini açıkladı. Yeni oluşturulan MBK’de ise Alparslan Türkeş’in de içinde bulunduğu ve 14’ler olarak adlandırılan ve ülkenin köklü yapısal sorunları çözülmeden kısa süre içinde yapılacak seçimlerle iktidarın sivillere bırakılmasını reddeden 14 subaya yer verilmiyordu. MBK üyesi Korgeneral Cemal Madanoğlu’nun inisiyatifiyle gerçekleşen bu operasyonla söz konusu kişiler Türk Silahlı Kuvvetleri’nden de emekli edilerek çeşitli görevlerle yurt dışına sürgüne gönderildiler. Alparslan Türkeş de bu operasyon sonucu Yeni Delhi büyükelçilik müşaviri olarak Hindistan’a gönderildi. Sürgünde iken, MBK Başkanı Cemal Gürsel’e, Yüksek Adalet Divanı ‘nda yargılanan Adnan Menderes ve arkadaşlarının idam edilmelerinin doğru olmayacağını vurgulayan ve Milli Yol dergisinde yayınlanan mektubu gönderdi. Alparslan Türkeş, 25 ay kadar sonra, 23 Şubat 1963 tarihinde Gümülcine’den yurda döndüğünde kendisini burada kalabalık bir milliyetçi topluluk tarafından karşılandı. 23 Şubat 1963 yılında yurda dönen Alparslan Türkeş, dava arkadaşlarıyla birlikte kadro oluşturup partileşmek amacıyla Huzur ve Yükseliş Derneği isimli bir dernek kurdu. Kısa bir süre sonra Talat Aydemir’in giriştiği darbe teşebbüsüne karıştığı iddiası ile 21 Mayıs 1963 tarihinde tutuklandı ve Mamak Askeri Cezaevi’nde 4 ay hücre hapsinde yattı. Yargılama sonucunda beraat etti. 5 Eylül 1963 tarihinde tahliye oldu. Alparslan Türkeş, 31 Mart 1964 tarihinde Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi (CKMP)’ne üye oldu ve Parti Genel Müfettişliği görevini yaptı. Alparslan Türkeş, 1 Ağustos 1965 yılında CKMP’nin kongresinde parti üyeleri tarafından genel başkanlığa seçildi ve uzun tartışmalardan sonra parti tüzüğünde Alparslan Türkeş’in 9 Işık Doktrini yer aldı. Alparslan Türkeş, bu dönemde kendisini sevenler tarafından Başbuğ ilan edildi ve aynı yıl Ankara’dan milletvekili seçildi.  8-9 Şubat 1969 tarihinde CKMP’nin Adana’daki kongresinde Alparslan Türkeş’in teklifiyle partinin ismi Milliyetçi Hareket Partisi olarak değiştirilmiş ve terazi olan amblemi de üç hilal olarak değiştirilmiştir. Alparslan Türkeş, 1966 yılında cumhurbaşkanlığına aday oldu ve Cevdet Sunay karşısında 11 oy alarak seçimi kaybetti. Alparslan Türkeş, 1965-1969, 1969-1973, 1973-1977 ve 1977‘den 12 Eylül 1980‘e kadar dört dönem, Ankara ve Adana’da milletvekillikleri yapmıştır. Alparslan Türkeş, 1975‘den sonra kurulan 1. ce 2. Miliyetçi Cephe hükümetlerinde başbakan yardımcılığı görevlerinde bulunmuştur. Alparslan Türkeş, 12 Eylül 1980 hareketinden sonra sıkıyönetim tarafından tutuklanmış ve 29 Nisan 1981 tarihinde, MHP ve Ülkücü Kuruluşlar davası adı ile sıkıyönetim mahkemelerinin karşısına çıkarılmıştır. Alparslan Türkeş’in, uzun süren tutukluluğu 9 Nisan 1985 yılında tahliyeyle son bulmuştur. Alparslan Türkeş, bu dava nedeniyle dört buçuk yıl tutuklu kalmıştır. Alparslan Türkeş, 6 Eylül 1987 yılında siyasi yasakların referandum ile kalkmasından sonra 20 Eylül 1987’de MÇP’ye törenle kaydoldu. Alparslan Türkeş, 4 Ekim 1987 tarihinde yapılan olağanüstü 2.Kongre ile Milliyetçi Çalışma Partisi Genel Başkanlığı’na seçildi. Alparslan Türkeş, 24 Eylül 1991 tarihinde 19. Dönem Milletvekili seçimlerinde MÇP’nin, IDP, RP ile üçlü ittifak yapmasıyla Yozgat’dan milletvekili olarak seçildi. 15 Kasım 1991 tarihinde 18 arkadaşı ile söz konusu ittifaktan ayrılarak bağımsız milletvekili oldu. 25 Aralık 1991‘de Demokratik Hareket Partisini kurdu. Kurucular Kurulu kararı ile parti kapatılarak, Milliyetçi Çalışma Partisi’nin 29 Aralık 1991 tarihinde yapılan 3. Olağan Genel Kongresi’nde MÇP’nin Genel Başkanlığı’na seçildi. 12 Eylül 1980 hareketinin kapattığı siyasi partilerin isim ve amblemlerinin kullanma yasağının kalkması ile birlikte, 27 Aralık 1992 tarihinde, kapatılan MHP’nin delegelerinin katıldığı kongrede, MHP’nin isim, amblem kullanma yetkisi tekrar kurucu olan Alparslan Türkeş’e devredilmiştir. 24 Ocak 1993 tarihinde yapılan kongrede, MÇP yerini MHP’ye bırakmış ve Genel Başkanlığa da Alparslan Türkeş seçilmiştir. Alparslan Türkeş, 24 Aralık 1995 tarihinde yapılan genel seçimlerde Adana’dan milletvekilliği adaylığını açıklamış ama Milliyetçi Hareket Partisi, 24 Aralık 1995‘te yapılan genel seçimlerde %10‘luk ülke barajına takılarak meclise girememiştir. Alparslan Türkeş, 4 Nisan 1997 tarihinde Hakkın rahmetine kavuşmuş olup, Ankara Beşevler’deki kabrine defnedilmiştir. Alparslan Türkeş’in Muzaffer Hanım’dan, Ayzit, Umay, Selcen, Sevenbige (Çagrı) ve Yıldırım Tuğrul adlı 5 tane çocuğu ve Muzaffer Hanımın 1974 yılında vefat etmesinden sonra 1976 yılında, Seval Hanım’la yaptığı ikinci evliliğinden de Tanrı Onu Ayyüce ve Ahmet Kutalmış adlı iki çocuğu bulunmaktadır. 
 
Alparslan Türkeş’in Eserleri:
 
Milli Doktrin 9 Işık; Alparslan Türkeş, Kamer Yayınları; İstanbul, 1997.
Dokuz Işık; Berikan Elektronik Basım Yayım;
9 Işık; Hamle Yayınevi; İstanbul
Dokuz Işık ve Türkiye;Hamle Yayınevi; İstanbul
Ülkücülük; Hamle Yayınevi; İstanbul,
12 Eylül Adaleti (!) : Savunma; Hamle Yayınevi; İstanbul, 1994.
1944 Milliyetçilik Olayı; Hamle Yayınevi;
Modern Türkiye ; İstanbul.
Milliyetçilik Olayları; Berikan Elektronik Basım Yayım.
27 Mayıs ve Gerçekler; Berikan Elektronik Basım Yayım.
27 Mayıs, 13 Kasım, 21 Mayıs ve Gerçekler; İstanbul, 1996.
Ahlakçılık; Berikan Elektronik Basım Yayım.
Etik (Ahlak Felsefesi), Etik.; Bunalımdan Çıkış Yolu; Kamer Yayınları.
Türk Edebiyatında Anılar, İncelemeler, Tenkidler, Anı-Günce-Mektup; İstanbul, 1994.
Bunalımdan Çıkış Yolu; Hamle Yayınevi; İstanbul, 1996.
Dış Meselemiz; Berikan Elektronik Basım Yayım.
İlimcilik; Berikan Elektronik Basım Yayım.
Kahramanlık Ruhu; İstanbul, 1996.
Temel Görüşler; Kamer Yayınları.
Sistemler ve Öğretiler; İstanbul, 1994.
Türkiye’nin Meseleleri; Hamle Yayınevi; İstanbul, 1996.
Yeni Ufuklara Doğru; Kamer Yayınları.
Sistemler ve Öğretiler; İstanbul, 1995.
Gönül Seferberliğine; Kamer Yayınları; İst; 1994
 

Başbuğ Alparslan Türkeş Hayatı Ve Eserleri” için 2 yorum

  • 08.01.2015 tarihinde, saat 23:13
    Permalink

    Bende avşar boylarindan koyunoğlu’yum bu gibi sahislar vatan milet ugruna canini verecek nesiler yetistirilmelidir.turkluk sonradan olunmuyor kökunden olunir cakma gurcustanli tohumulari gibi degiliz biz biz avşariz

    Yanıtla
  • 08.01.2015 tarihinde, saat 23:17
    Permalink

    Ben derimki vatan gitmeden elden bayrak inmeden gökten gec kalmadan hemen yapilmali ne yapilacaksa 30 bin insanin kanini doken aşalik adam asilmazsa rahat yok bu millete

    Yanıtla

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir