Karanlık yollardan geçtik Zehir gibi sular içtik Bir yanımızda ölüm Bir yanımızda yar sevdik Bir değil bin bir kere Sırat köprüsünden geçtik Devamını Oku
Fırtınadan arta kalmış bir teknede
Tevekkül içinde
Görkemli sakalı ve iğreti parkasıyla
Gizlediği macerasıyla
Bir acayip adam yaşardı
Akşamları susardı
Ben konuşsam kızardı
Şu dağlarda kar olsaydım
Bir asi rüzgar olsaydım
Arar bulur muydun beni
Sahipsiz mezar olsaydım
Şu yangında har olsaydım
Ağlayıp bizar olsaydım
Belki yaslanırdın bana
Mahpusta duvar olsaydım
Şu bozkırda han olsaydım
Yıkık, perişan olsaydım
Yine sever miydin beni
Simsiyah duman olsaydım
Şu yarada kan olsaydım
Dökülüp ziyan olsaydım
Bu dünyada yerim yokmuş
Keşke bir yalan olsaydım Yusuf Hayaloğlu
Cevap veriyorum
Eli böğründe analardan
Mahpuslardan ve acılardan
Çokça bahsediyorum, çünkü
Başını kumda saklayanlardan
Tiksindim, başkaldırıyorum
Ve söz veriyorum
Kırmızı rujlu sokakların
Yaşayanlar bir gün ölür elbette
Ağaçlarla, balıklarla
Kuşlarla ben amenna
Ağlayanlar bir gün güler elbette
Uyanmakla, Anlamakla
Bilmekle ben amenna
Kısa çöp uzun çöpten hakkını alır elbette
Direnmekle, kurtulmakla
Barışla ben amenna
Şenlik dağıldı bir acı yel kaldı bahçede yalnız
O mahur beste çalar Müjgan’la ben ağlaşırız
Gitti dostlar şölen bitti ne eski heyecan ne hız
Yalnız kederli yalnızlığımızda sıralı sırasız
O mahur beste çalar Müjgan’la ben ağlaşırız
Bir yangın ormanından püskürmüş genç fidanlardı
Güneşten ışık yontarlardı sert adamlardı
Hoyrattı gülüşleri aydınlığı çalkalardı
Gittiler akşam olmadan ortalık karardı
Bitmez sazların özlemi daha sonra daha sonra
Sonranın bilinmezliği bir boyut katar ki onlara
Simsiyah bir teselli olur belki kalanlara
Geceler uzar hazırlık sonbahara.
Attila İlhan
Bugün, düşünemeyeceğin kadar
Başım belada
Köşe başları tutulmuş
Üstelik yağmur yağmada
İler tutar yanı yok
Fişlenmişim, adım eşkalim bilinmekte
Üstelik, göğsümde, yani tam şuramda
Martılar ağlardı, çöplüklerde
Biz seninle gülüşürdük
Martılar ağlardı, çöplüklerde
Biz seninle gülüşürdük
Şehirlere bombalar yağardı her gece
Biz durmadan sevişirdik
Şehirlere bombalar yağardı her gece
Biz durmadan sevişirdik
Vur sırtına, vur sırtına
Dostun oldum vur sırtına
Madem ki ben kaldıramam
Derdimi al vur sırtına
Duman kalır, duman kalır
Ocak tüter duman kalır
Ben yanarım hiç tükenmem
Benden sonra duman kalır
Ah ne fayda, ah ne fayda
Kefen beyaz ha ne fayda
Bir hayına yaş dökersin
Kadrin bilmez ah ne fayda
an gelir
paldır küldür yıkılır bulutlar
gökyüzünde anlaşılmaz bir heybet
o eski heyecan ölür
an gelir biter muhabbet
çalgılar susar heves kalmaz
şataraban ölür
şarabın gazabından kork
çünkü fena kırmızıdır
kan tutar tutan ölür