Şeytan Ve Mümin Adamın Hikayesi

şeytan ve mümin adamBir kul bir iyilik yapacaksa eğer o iyiliğin zorluklarından dolayı o işi yapmaktan asla vazgeçmemelidir. Bu iyiliğin karşılığında ne kadar mükafaat kazanacağını ancak Allah bilir. Şeytan ve yardımcıları insanı iyilikten uzak tutmak için elinden gelen herşeyi yaparlar. Bir kulun takvası onun, ailesinin ve milletinin her türlü felaketlerden korunması için vesile olur. Allah’a olan iman bir kula her zaman karanlık yollarda ışık olur.
Şeytan ve Mümin Adam
Mümin bir adam gecenin karanlığında yatağından kalkmış, namaz kılmak için camiye gitmek üzere temiz bir şekilde giyinmiş yola çıkmıştı. Adam yolda giderken yere düştü ve üstü başı çamur oldu. Yerden kalkıp üstünü silkeleyip tekrar evine döndü. Devamını Oku

Şeytanın Malı İsimli Dini Hikaye

şeytanGafil bir adam bir şeyhin kapısına vardı, Şeytan’dan bir hayli şikayetçi oldu.
– Şeytan beni yoldan çıkartıyor. Beni kandırıp dinimi, ahiretimi mahvediyor. dedi.
Şeyh de ona dedi ki:
– Ey genç adam, senden az önce şeytan gelmişti buraya. O da senden bıkmış, usanmış. Ona yaptığın zulümleri anlatıp şikayet ediyordu. Diyor ki:
– Dünyanın hepsi benim malımdır. O benim malıma göz  koymaya, kendi mülkümü elimden almaya çalışıyor. Ben de bu yüzden onun dinine saldırıyorum. Bana zararı olmayan, malıma göz dikmeyen adamla benim ne işim olsun ki!

Tebrizli Şems’e Üç Soru Ve Bir Cevap

şems tebriziMevlana’ya bir gün felsefecilerden bir grup insan geldi. Mevlana’ya soru sormak istediklerini bildirdiler. Hz. Mevlana felsefecileri Şems-i Tebrizi’ye havale etti. Bunun üzerine felsefeciler Şems’in yanına gittiler. Şems-i Tebrizi hazretleri mescidde, talebelere bir kerpiçle teyemmüm nasıl yapılacağını gösteriyordu. Gelen felsefeciler üç soru sormak istediklerini belirttiler. Şems-i Tebrizi; Sorun! diye buyurdu. Felsefeciler, içlerinden birini başkan seçtiler. Hepsinin adına o soru sormaya başladı: 
– Allah var dersiniz, ama görünmez, göster de inanalım. diye sordu.Şems-i Tebrizi hazretleri: 
– Öbür sorunu da sor! dedi.
Felsefecilerin başkanı:
-Şeytanın ateşten yaratıldığını söylersiniz, sonra da ateşle ona azab edilecek dersiniz, hiç ateş ateşe azab eder mi?” dedi.
Şems-i Tebrizi:
-Peki öbür sorunuda sor! dedi.
Felsefecilerin başkanı:
– Ahirette herkes hakkını alacak, yaptıklarının cezasını çekecek diyorsunuz. Bırakın insanları canları ne istiyorsa yapsınlar, karışmayın! dedi.
Bu sözler üzerine Şems-i Tebrizi, elindeki kuru kerpici felsefecilerin başkanının başına vurdu. Soru sormaya gelen felsefecilerin başkanı, hemen o zamanın kadısına gidip, Hz. Şems Tebrizi’den davacı oldu.
Ve kadıya:
-Ben, ona soru sordum, o başıma kerpiç ile vurdu. dedi.
Şems-i Tebrizi:
-Ben de sadece bu felsefeciye cevap verdim. dedi.
Kadı Şems Tebrizi hazretlerinden yaptığı bu işin açıklamasını istedi. Şems-i Tebrizi şöyle anlattı:
-Efendim, bu felsefeci, bana Allahü Teala’yı göster de inanayım, dedi. Şimdi bu felsefeci, başının ağrısını göstersin de görelim.
Felsefecilerin başkanı şaşırarak:
-Ağrıyor ama gösteremem. dedi.
Şems-i Tebrizi:
-İşte Allahü Teala da vardır, fakat görünmez. Yine bana, şeytana ateşle nasıl azab edileceğini sordu. Bende bu adama kerpiçle vurdum. Kerpiç bu felsefecinin başını acıttı. Halbuki kendi bedeni de topraktan yaratıldı. 
Yine bu adam bana:
-Bırakın herkesin canı ne isterse onu yapsın. Bundan dolayı bir hak olmaz. dedi. Benim canım onun başına kerpiç ile vurmak istedi ve vurdum. Niçin hakkını arıyor? Aramasa ya! Bu dünyada küçük bir mesele için hak aranırsa, o sonsuz olan ahiret hayatında niçin hak aranmasın? dedi Şems Tebrizi.
Felsefeci, Şems Tebrizi’nin bu güzel cevapları karşısında mahcub olup, söz söyleyemez hale geldi.