Aman şu Erciyes’in karı erimezAşık olalı yare derdim bitmezYar bana açmadı gönlün halim bilmezAçtı saçını gördün ErciyesBağladın bahtımı ördün ErciyesAman Erciyes’inde karlıdır yoluYar burdan geçmiş gelir kokusuBir haber aldım da kırdı kolumu
Bütün halkın başını yarmış da tutmuş
Hastayım diye başını bağlamış
Feleğin sırtından, çekmiş, hırkasını almış da
Çıplağım diye bir laftır ortaya atmış
Ah o taş yüreğinden, o rengarenk,çeşitli işvelerinden
Fakat hayır, taşyürekli o değil, benim
Çünkü asıl bu fitneleri karıştıran
Bu esrikliği ortaya atan benim
Kan deryasının ta dibindeyim
Kan içmeden sarhoş olmuşum
Helal kıldı ma’şuka aşık kendi kanını
Ma’şuk nakşından okur aşk eri Kur’anını
Yardan ayrı olunca asılıp ölmek yeğdir
Aşık kendi bırakır boynuna urganını
Gitmez aşık gözünden hergiz ma’şuk hayali
Nitekim zilha verir Yusuf’un nişanını
Dirlik budur aşıka ma’şuk yolunda öle
Sorarlar ise aydam aşıkın burhanını
Belkıys ile Süleyman aşka düştü bir zaman
İsteyip bulmadılar bu derdin dermanını
Gökteki Harut Marut aşk için indi yere
Zühre yüzün görecek unuttu Rahman’ını
Güzaf görmen siz aşkı kime oğradı ise
Ayla güneşim geldi, bak göz ışığım geldi
İnci kaynağım geldi altın pınarım geldi
Sarhoşum nice ondan coştu bakışım nurdan
Özge şey mi istersin? Özge yoldaşım geldi
O gümüş tenli güzelim girdi Yusuf’um kapıdan
O yol kesenim geldi, tövbe bozanım geldi
Eski yoldaşım dinle! Dünden iyidir şimdi
Müjde sarhoşuydum dün, ondan ulağım geldi
Dün fenerle ben kentte pek arandığım o kişi
Gör bugün yol üstünde güller bostanım geldi